12 Temmuz 2012 Perşembe

BABA (1971)


Yeşilçam Sinemasına hayat veren romanlar serisi yönetmeni Yılmaz GÜNEY; 1959‟da “Ölmeyen Aşk” filmindeki kamera asistanlığıyla sinema sanatına başlangıç yapan ve ertesi sene “Ve Allah Aptalları Yarattı” filmiyle görüntü yönetmenliğine başlamış ve 1990 yılına kadar 101 filme imzasını atmış olan Gani Turanlı‟dır. Türk sinemasında görüntü sihirbazı olarak anılan Turanlı kadar yüce bir isim Metin Bükey (1933-1997) filmin müziklerini yapmış Yeşilçam filmlerinde ünlenmiş bir müzik adamı. 1958 yılında başladığı film müzikleri 1980 yılına kadar sürmüş ve toplam bu süre içinde 148 filmin müziklerini hazırlamıştır. Her filmde ol-duğu gibi bu filminde bir yapımcısı var, filmin parasal yönünü halleden ve sinemalardan gelecek hasılatı kasasına koyan kişi. Akün film sahibi İrfan Ünal, Filmin ilk gösterimi Aralık 1971.

Filmin teknik kadrosuna bu kadarıyla değindikten sonra oyuncu kadrosuna biraz daha geniş yer verelim :
Yılmaz Güney (Cemal), Müşerref Tezcan, Kuzey Vargın (Koray), Yıldırım Önal (Refik) “1931-1982”, Ender Sonku, Nedret Güvenç, Tuncer Necmioğlu (1936-„006), Aytaç Arman (Ali), Nimet Tezel, Feridun Çölgeçen (Mahkum) “1911-1978”, Mehmet Büyükgüngör, Güven Şengül, Yeşim Tan (Yeşim), Muammer Gözalan (1905-1981), Faik Coşkun (1914-1978), Osman Han (1939-2005), Ali Seyhan, Mehmet Yağmur, Mustafa Yavuz, Ahmet Karaca, Cemal Tezer, Oktay Demiriş, Salih Demiriş, Ahmet Turgutlu, Reşit Çıldam, Hikmet Taşdemir, Süheyl Eğriboz, Nimet Tezel,
Sinema tarihçimiz Agah Özgüç‟ün anlatımıyla filmin konusu şöyle:

Yeni zenginlerin oluşturduğu eski bir yalının müştemilatında yaşlı anası, karısı ve üç çocuğuyla birlikte hayatını sürdüren Cemal‟in (Yılmaz Güney) ekmek teknesi, motorlu kayığıdır. Cemal, yalının sahibi Refik Kemal Bey'in (Yıldırım Önal) oğlu Koray'ın (Kuzey Vargın) emrindedir. Annesi ve babasıyla Boğaz'ın bir başka kıyı-sındaki evlerinde yaşayan Koray, her pavyon dönüşü sevgilisiyle (Yeşim Tan) gelip, bu boş villada kalmaktadır. Onları Cemal gece yarıları karşı kıyıdan alıp villaya getirmektedir. Bu iş Cemal‟in yüzünü kızartmaktadır. Koray'ı sevgilileriyle villaya taşıması artık ağırına gitmektedir.

Biri kundakta, diğer ikisi okula giden çocuklarının yarınını düşünen Cemal'in tüm umudu Almanya 'dadır. Sürekli olarak Almanya'yı düşler. Eğer Almanya'ya işçi olarak gitmeyi başarabilirse, oğlu Ali'ye (Oktay Demiriş) mandolin, kızı Saliha'ya (Semiha Demiriş) bir konuşan bebek getirecektir. Cemal bu düşlerle o sabah işten çıkar. Sağlam raporu almak için İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun muayene odasında Alman doktorun karşısındadır. Artık el kapısından kurtulacaktır. Ancak işler umduğu gibi gitmez. Alman doktorun ağız muayene-sinden sonra hemşire, "Siz gidemeyeceksiniz, dişleriniz eksik..." deyince Cemal‟in tüm hayalleri yıkılmıştır.  Çok üzgündür. Çünkü söz verdiği mandolini, konuşan bebeği ve bisikleti çocuklarına getiremeyecektir. Cemal, kaderine lanet eder. Dişlerinin derdine düşen Cemal, bir gün yalı sahibi Refik Kemal tarafından Emirgan'daki köşke çağrılır. "Hayırdır," deyip gider Cemal. Tüm aile köşkte toplanmıştır. Refik Kemal, Cemal'e durumu üzülerek açıklar. Oğlu Koray dün gece pavyonda kaza sonucu bir adam öldürmüştür. Refik Kemal teklifini söyler: Suçu Cemal üstüne alırsa, onun, ailesinin, çocuklarının bütün ihtiyaçları karşılanacaktır. Hapishanede aslanlar gibi bakılacaktır kendisine. Cezası bittiğinde de ayrıca para verecektir. Bu durumda Almanya ile hapishane arasında fark yoktur...

Cemal ikinci kez yıkılır. Şaşkın ve üzgündür. Sonra bir an çocuklarını düşünür. Ve: "En kısa zamanda bir mandolin, bir bisiklet, bir bebek, çanta ve çocuklarıma giyecek gönderin," deyip Koray'ın cinayetini üstlenir. Cemal ertesi sabah gerçeği yalnızca karısına (Müşerref Tezcan) açıklar. Anası ve çocukları işin aslını asla bilmeyecekler ve onun Almanya'ya gittiğini sanacaklardır. Bavulunu hazırlayıp çocuklarına ve anasına veda eden Cemal, 24 yıl ağır hapse mahkum olmuştur.

Artık demir parmaklıklar arkasındaki yeni hayatına başlamıştır. Koray babasının talimatıyla mandolin, bebek ve bisikletle birlikte aldıkları diğer eşyaları yalıya getirip Cemal‟in çocuklarına teslim eder. Önceleri her şey düzgün gitmektedir. Hapishanede Cemal‟i ziyaret eden karısı herhangi bir sorunları olmadığını söyler. Paraları vardır, her gün tencereleri kaynamaktadır. Çocuklar mutludurlar, bebek de büyümektedir. Tek üzüntüleri babalarının başlarında olmayışıdır. Sinirleri bozuk olan Koray ise artık her gün yalıda kalmaya başlamıştır. Zamanla Cemal‟in karısı ziyaretlerini keser. Cemal çocuklarını göremez, dizlerinden şikayet eden yaşlı anasından da bir haber alamaz olmuştur. 24 yıl hapse mahkum Cemal kuşkular içindedir.

Cemal‟in bu durumu koğuş arkadaşlarından Sabri (Tuncer Necmioğlu) ile Arap Mithat‟ı (Güven Şengil) etkiler. Kısa süre sonra cezasını tamamlayıp dışarı çıkan Arap Mithat, Cemal‟e yardımcı olmak için ailesinin kaldığı yalıya gider. Cemal‟in başına gelenler içler acısıdır. Yalı satılmış, Refik Kemal ölmüş, Koray'ın tecavüz ettiği karısı üç ay önce ortadan kaybolmuş, ihtiyar anası çocuklara bakamayınca onları evlatlık vermiş... Bütün bunları tek tek Cemal‟e anlatmak zordur. Ama Sabri yüreğine taş basarak anlatır.

Yıllar sonra af kanunu çıkar. Ancak Cemal, genel aftan tümüyle yararlanamamaktadır. Yattığı yıllar hesaplanır, tahliyesi için 4 yıl 7 ayı daha vardır. Ve zaman geçer, tahliye zamanı gelir. Dışarı çıkan Cemal'i arkadaşları Sabri, Arap Mithat ve Mehmet Ağa (Mehmet Büyükgüngör) yalnız bırakmazlar. Onu hapislik günlerinden bu yana 'baba' adıyla çağırmaktadırlar. Önce Cemal‟in yıllar önce kaybolan çocukları aranır. Oğlu Ali'yi (Aytaç Arman) bir kumarhanede bulurlar. Ali, büyü-yünce gayrı meşru işler çeviren bir bitirim olmuştur. Baba-oğul kumarhanede karşı karşıya gelirler. Ama Ali, Almanya'da öldüğünü sandığı babasını tanıyamaz.

Koray'ın, Cemal‟in tahliyesinden sonra huzuru kaçmıştır. Ali'yi çağırıp başının dertte olduğunu söyler. Ali (Aytaç Arman), Koray'ın yanında çalıştırdığı adamlarından biridir, aynı zamanda. Ona gizli bir görev verir. Cemal, ailesini felakete sürükleyen Koray'ı can dostlarıyla ararken, bu kez kızı Saliha'yı (Ender Doruk) bir randevu evinde bulur. Arkadaşları onu birlikte kalması için üst kattaki bir kızın odasına çıkarırlar. Genç kız soyunurken, Cemal, boynunun altındaki beni görür. Kızını tanımıştır. Saliha arkasını dönüp baktığında kimseyi göremez. Giyinip aşağıya indiğinde aralarında bir dostluk ilişkisi başlar. Birbirlerinin geçmişini sorgularlar. Kız, "Allah babamın gözünü kör etsin, beni mahveden o değil mi, başımıza gelen bütün felaketlerin sebebi o..." der. Ağlamamak için kendini zor tutan Cemal, "İstersen ben senin baban olayım," deyip kızını bu evden çıkarır.

Bu arada Cemal‟in arkadaşları Koray'ı bulmuşlardır. Cemal bir silah ister. Ancak Arap Mithat ve Mehmet Ağa, Cemal‟in elini kana bulamasına karşıdırlar. Koray, Ali'yle birlikte eve gelir. Ali aşağıda, arabada kalırken, Koray içeri girmiştir. Karşısında birden Cemal‟i görür Koray. Koray pişman, Cemal‟se yılların kiniyle doludur. Yalvarır Koray, ama Cemal duymaz bile, tetiği çeker. Silah sesiyle yuka-rı fırlayan Ali, Cemal‟i arkasından vurur. Ali son anda Cemal'i gülü-şünden tanır. Ve çığlık çığlığa bağırır Ali: "Babaaaa... Babaaa...!

En başarılı film', Yılmaz Güney de 'en başarılı erkek oyuncu' seçildi (jüri üyeleri: Şevket Rado, Kadri Kayabal, Orhan Özkırım, Muazzez Tahsin Berkant, Refik Sönmezsoy, Edip Hakkı Köseoğlu, Yalçın Remzi Yüreğir, Muzaffer Tema, Mücahit Beşer, Sabahattin Filmer, Adnan Sümer.)

Sonuçlar Cumhuriyet gazetesinde (29 Eylül 1972) açıklandı. Sonuçların gazetelerde ve radyolarda açıklanma-sından sonra jüri başkanı Şevket Rado, Kadri Kayabal, Orhan Özkırım ve Muzaffer Tema'nın itirazı üzerine Adana Belediye Başkanı Erdoğan Özlüşen'in çağrısıyla hava alanından geri çevrilen jüri üyeleri yeniden toplandılar. Bu kez Baba filminin ve Yılmaz Güney'in ödülleri Kara Doğan (Yılmaz Duru) filmine ve Yaralı Kurt adlı filmde oynayan Cüneyt Arkın'a verildi. Cüneyt Arkın ödülü reddetti. Olay basında çeşitli tepkilere yol açtı.. CHP Uşak milletvekili Adil Turan olayı bir soru önergesiyle Meclis gündemine getirdi. Olay Adana Altın Koza Film Festivali tarihine bir skandal, bir leke olarak geç



Hiç yorum yok: