Nuri
Kırgeç senaryolaştırmış ve yönetmen Mehmet Aslan bu filmi 1969 yılında beyaz
perdeye aktaran yönetmen olmuştur. Bu kez görüntü işlerini tecrübeli
kameraman Fevzi Eryılmaz üstlenmiş, yapımcılığını ise Sibel Film şirketi
sahibi Müfit İlkiz yapmıştır. Bazı kaynaklarda filmin adı Gültekin Amazon
Kızlara Karşı diye geçmekteyse de, filme ait afişlerde ve Agah Özgüç’ün
anlatımında “Gültekin Amazonlara Karşı” ismi doğru bilinen bir film isimdir.
Yeri
gelmişken Amazon Kadınları (kızları) hakkında bilgi aktarmadan önce
kadroda yer alan isimlere bakalım: Tanju Korel, Figen Say, Nilgün
Danışmen, Atilla Ergün, Melek Görgün, Hüseyin Sayar, Nuri Kırgeç ve
striptiz yıldızı İnge Opel
AMAZONLAR
Aralarına asla erkek almayan Amazonlar’ın efsanesi, Anadolu’nun en önemli söylenceleri arasında yer alıyor. Tarihin babası sayılan Bodrumlu Herodotos’tan, destanları ile ünlü İzmirli ozan Homeros’a kadar birçok kaynakta adı geçen bu savaşçı kadınların at binmedeki yetenekleri ise dillere destan...
Aralarına asla erkek almayan Amazonlar’ın efsanesi, Anadolu’nun en önemli söylenceleri arasında yer alıyor. Tarihin babası sayılan Bodrumlu Herodotos’tan, destanları ile ünlü İzmirli ozan Homeros’a kadar birçok kaynakta adı geçen bu savaşçı kadınların at binmedeki yetenekleri ise dillere destan...
Amazonlarla ile ilgili bilgilerin çoğu,
bu savaşçı kadınların Anadolu’nun kuzeyinde; Ordu yakınlarındaki Terme
çayı civarında, Themiskyra adlı kentte yaşadıkları yönünde toplanıyor.
Yüzyıllardır merak konusu olan Amazonlar oldukça ilginç bir topluluk. En
önemli özellikleri en az erkekler kadar hatta efsanelere göre
erkeklerden çok daha iyi savaşmaları olmuş. Bu yiğit kadınların,
güzelliklerinin yanı sıra; çevik, hızlı ve disiplinli olmaları da onları
diğer kavimlerden ayıran özellikler arasında sayılmış. Özellikle at
binme konusundaki yetenekleri ve at üstünde kazandıkları savaşların ünü,
çok kısa zamanda tüm Anadolu’ya hatta komşu ülkelere yayılmış. Babaları
savaş tanrısı Ares’ten aldıkları iyi savaşma özelliğinin yanı sıra;
anneleri, uyumu ve barışı simgeleyen Harmonia’dan aldıkları barışı
sağlama ve koruma bilinçleri ile kendilerine haklı bir ün yapmışlar.
Söylenceye göre Amazon kadınları
yaşamın her alanına hakim olduğu bir toplumdu. Aralarına erkek almaz,
sadece soylarını devam ettirmek için komşu kavimlerle görüşürler ve
sonra kendi topraklarına çekilirlermiş. Doğan kız çocuklarını en iyi
şekilde eğitirler, onlara at binmeyi, ok atmayı ve yay kullanmayı
öğretirlermiş. Erkek çocukları ise, ya bebekken babalarının yanına
yollarlar ya da kendilerine ayak bağı olmayacak işlerde kullanırlarmış.
Amazonlar, ok atmadaki üstünlüklerinin yanı sıra, “Labris” denilen çift
tarafı da keskin olan bir baltayı da çok iyi kullanırlarmış. Savaşlarda,
kendilerini savunmak için kullandıkları, yarım ay şeklindeki kalkanları
ise pek çok heykele konu oldu.
Dilbilimcilerin "Amazon" sözcüğü
üzerine yaptığı araştırmaların sonuçlarına göre; Anadolu’nun Karadeniz
Bölgesi’nde yaşamış olan bu savaşçı topluluğun adının anlamının,
"Göğüssüz" olduğu ortaya çıkıyor. Söylencelere göre, bu savaşçı kadınlar
ok atarken rahatsız olmamak ve yayı daha fazla gerebilmek için tek
göğüslerini küçükken keserlermiş. Böylece yayı, zahmetsizce gerebilir ve
oku daha da uzağa atabilirlermiş. Bu özellikleri ise savaşlarda onlara
ezici üstünlük sağladığından geleneklerini çok uzun yıllar boyunca hiç
değiştirmemişler.
Anadolu’ya yapılan
en önemli saldırılardan biri olan Truva Savaşı sırasında Amazonlar da
savaşmışlar, hatta; erkeklerin arasında, omuz omuza Anadolu’yu
savunmuşlar. O kadar ustaca savaşıyorlarmış ki, kimse o parlak
zırhlarının, başlıklarının içinde bir kadının olabileceğini
düşünemiyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder