15 Temmuz 2012 Pazar

BEDRANA (1974)

Bekir Yıldız'ın 1971 yılında yazdığı SAHİPSİZLER isimli yapıtında yer alan hikayeler, Yeşilçam sinemasına gerçekten hayat vermiştir. Burada yer alan “Bedrana" ile BEYAZ TÜRKÜ kitabında yer alan “Hamuş” öyküleri; İhsan Yüce ve Vedat Türkali tarafından senaryolaştırılarak  BEDRANA adı ile 1974’de Süreyya Duru tarafından sinemaya uyarlanır. Murat film şirketi adına yapımcısı gene Süreyya Duru’dur.

Asıl adı Abdülkadir Pirhasan olan Vedat Türkali, Türk sinemasında çok iyi tanınan bir yazar bir araştırmacı, bir hikayeci ve aynı zamanda çok iyi bir senaryocudur. 1 Mayıs 2004’den - 1 Mayıs 2005’e kadar ki bir yıl, aydınların, sanatçıların, kültür sanat kurumlarının ve insan hakları savunucularının katılımı ile "Vedat Türkali Yılı" ilan edilmiştir. Çok çeşitli etkinliklerle geçen bu bir yıl, ilk kez yaşayan bir aydına armağan edilmiştir, Türkali cephesinden kısaca durum böyleyken diğer senaryo yazarı, oyuncu ve yönetmen İhsan Yüce 1930-1990 yılları arası yaşamış 6 filmde yönetmenlik yapmış, 55 filmin senaryosunu yazmış, 130 filmde oyunculuk yapmış başarılı bir tiyatro ve sinema oyuncusudur.

Filmin görüntü yönetmeni Ali Uğur, 1929-1998 yıllarında yaşamış bir usta. Az sayıda yönetmenlik (1), senaryo yazarlığı (2) ve yapımcılık (5) gibi uğraşlarının yanında asıl uğraşı olan kameramanlıkta 141 filmi görün-tülemiş başarılı bir ustadır. 1972 Adana 4. Altın Koza Film şenliğinde (Kara Doğan) ve 1964’de 1. Antalya Film Şenliği’nde (Acı Hayat), (Zalimler) “en iyi görüntü yönetmeni” ödülü ile ödüllendirilmiştir.

Filmin jeneriğinden alınan bilgilere göre Prodüktör Amiri: Reşit Çıldam, Asistanı: Selahattin Bozkurt, Set Ekibi: Sonay Kanat, Asistanları: Şeref Yılmaz, Kemal Sönmez, Nurettin Akgül, Reji Asistanı: Erkasn Işıklar, Kamera Asistanı: Mehmet Bozdağ, Müzik: Mevlut Canaydın, Davul: Sedat Ertaş, Türküler: İsmi Güzelateş, Laboratuvar Şefi: Recai Karataş, Montaj Şefi: Özdemir Arıtan, Sesleri Alan, Tuncer Aydınoğlu, Bican Avşar, kamera arkası göreb yapan emekçiler. Film Acar Film Renkli laboratuarlarında hazırlanmış ve seslendirilmiş.

Başarılı bir senaryoyu başarılı bir filme dönüştüren etkenlerden biri de kuşkusuz oyuncuların performanslarıdır. Bu filmde kabiliyetleriyle filmi ölümsüz kılan oyuncular ise; Perihan Savaş (Bedrana), Aytaç Arman (Davud), İhsan Yüce, Tuncer Necmioğlu, Talat Gözbak (1918-1986), Sırrı Elitaş (Ali), Esin karakaya, Sabahat Işık, Reşit Çıldam, Fahri Aktürk, Zülfikar Ervani, Nurcan Lüleci, Emel Işık, Çetin Cansoy,

Konu: Tecavüze uğradığı nedenle ailesi tarafından öldürülmesine karar verilen Bedrana kocası ile tecavüz olayını duyurmak için kasabaya gönderilen haberci beklerken kocası Naif tarafından kayınpederi ve kayın biraderlerinin arzusunu yerine getirmek için karısı Bedrana'nın yalandan intihar etmesini ister, yalandan kendini asacaktır. Naif bunu, kendi öldürmek zorunda olduğu karısını öldürürse. kendinin bir türlü anlamadığı bir şekilde, kasabada ki 'yeşil yakalı ağanın' ceza vereceğinden korkmaktadır. Bunun için karısını yalandan intihara zorlar, iş gerçeğe dönüşünce, görmemek için gaz lambasını söndürür.157 Hamuş ise, "Hamuş babası Şahap ile kasabaya hastaneye gitmektedirler. Hamuşun anası tecavüze uğramış, bu sırada direnmiş bıçaklanmış bu nedenle hastane de yatmaktadır; ama bu olay nedeni ile lekelenmiştir, ölmesi gerekir, Şahap karısını öldürmeye gitmektedir, bunu oğluna söyler. kasabaya varınca Şahap oğluna üç bina gösterir -hastane / hükümet / mahpushane- bunları unutmamasını söyler. İkisi de kadının -karısnın/anasının- aldığı yaralar nedeni ile ölmüş olmasını dilerler. ( Orhan Ünser, “Kelimelerden Görüntüye)

Senaryo/Yönetmen/Görüntü/oyuncu dörtgeni içinde yer alan bu film başarısını aldığı ödüllerle de kanıtlamıştır.

 1974 yılında Karlovy Film şenliğinde (Çekoslavakya) “Cidale” ödülünü aldı.
 11. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Bedrana en başarılı ikinci film ödülüne değer bulundu.
 Perihan Savaş aynı festivalde “en iyi kadın oyuncu” ödülünü aldı.
1975 yılında 4. Yarımca Sanat Şenliği’nde “Bedrana en başarılı ikinci film” seçildi.

Filmin aldığı bu ödüller yanında , sinema yazarımız Atilla Dorsay’ın film hakkındaki övgüye değer görüşüne de yer verelim isterseniz.

 Bekir Yıldız'ın birçok öyküsünde olduğu gibi, görülüyor ki "Bedrana"da da, koca bir tragedyaya, malzeme oluşturacak yoğun bir dram gücü gizlidir. Temelde insanı insana bağımlı kılan ekonomik düzen yat-makta, ağalık insanları ağanın oyuncağı haline getiren, yaşadışına iten düzen sürüp gitmektedir. Bu, üst-yapıda, çağdışı kalmış bır ahlak anlayışına, geri bir inançlar /gelenekler bütününe yansımaktadır. Daha ileri bir düzene (feodal düzenden kapitalist aşamaya) geçmiş olan toplumun diğer kesimlerinin koyduğu yasalar, feodal düzeni sürdüren kesimlerin yaşam pratiğine uymamaktadır. Temel eleştiri, farklı ekonomik aşamalarda bulunan farklı kesimlere aynı üst sayısal değerlere dayanan aynı yasaların uygulanması etrafında dönmektedir. Bu, elbette ki yasaların buna göre değiştirilmesi yönünde değil (bu tür bir eleştiri yöneltilmiştir filme), Doğu'da izlerini silip atamadığımız feodal düzen kalıntılarının sosyo-ekonomik bir kalkınmayla değişime uğratılması yönündedir. Bu temel sorunun yanı sıra, diğer bir dramatik gelişim, filmde öyküde olduğundan daha güçlü biçimde yansıyan, Davut'la Bedrana arasındaki kişisel ilişkidir. Bizce an-laşıldığı anlamda bir "aşk" değildir bu... Olamaz da... Çünkü aşkı da ekonomik koşullar ve onun üstyapısal yansıması olan ahlak belirler. Davut'un Bedrana'yı öldürememesi, çevrenin isteğine karşı çıkması, onu sevmesinden, ona kıyamamasından çok, bu tür bir cinayetin nasıl bir cezayla sonuçlanacağını çok iyi bilmesindendir. Bedrana ölmelidir, ama bu kendisinin elinden olmamalıdır...

Vedat Türkali'nin Bekir Yıldız'ı ayrıntılar, ruhbilimsel incelikler katarak Zenginleştirdiği senaryosu kadar, Süreyya Duru'nun sineması da, Bedran’yı önemli bir film yapmada etkili olmuştur. Duru, olgun bir sinema diline erişmiştir, öykünün en önemli yanlarını vurgulamada. başarı kazanmıştır. Özellikle Davut ile Bedrana arasında geçen son bölümün taşıdığı büyük dramatik gücü olduğu gibi vermeyi bilmiş, iki insan arasında alışılmadık boyutlara erişen ilişkiyi ustalıkla sinemalaştırmıştır. Filmin son sahnesinin çok güdük, hiçbir anlam taşımayan tek ve çok kısa bir plan haline indirgenmiş olmasını bir ku-sur sayıyorum. Burada Davut'un belki Bedrana'ya, belki onu taşıyan ipe, belki de her şeyin kaynağı olduğunu  belli belirsiz sezdiği düzene karşı ateş edişini bir fotoğrafla değil, kanlı canlı bir sinemasal bölümle vermek, sanırım çok daha etkili olurdu. Ali Uğur'un kamera çalışması kadar, Perihan Savaş ve Aytaç Arman'ın arı oyunları da ilgiye değer... "Bedrana", Süreyya Duru'nun bir aşamasını, Bekir Yıldız'ın sine­mamıza kazandırılmasını haberleyen,  sinemamızın yüz akı bir filmdir... 


Hiç yorum yok: